1966'da İstanbul'da doğdu. Küçükken gittiği Almanya'dan dokuz yaşındayken döndü. Tiyatroya da burada 3 yaşındayken başladı. Dokuz yaşına kadar çocuk tiyatrosunda oynadı. Türkçe'yi döndükten sonra öğrendi. 11 yaşında TRT'de usta isimlerin yanında seslendirmeye başladı. 14 yaşında başladığı dans eğitimini 22 yaşına kadar sürdürdü. Özellikle 1980'lerde çok sayıda yerli filmde seslendirme yaparak bu kariyerine başladı. Ayrıca Şükrü Türen'le birlikte TRT yılbaşı çocuk eğlence programında sunuculuk yaptı. Akıllara ilk gelen animasyon seslendirme çalışmaları arasında Shrek'teki ‘Prenses Fiona’, Barbie filmlerindeki ‘Barbie’ vardır. Ayrıca sayısız televizyon dizisi ve sinema filminin Türkçe dublajlarına sesini vermiştir. Reklamlarda da sesini çok sık duyurmuş bir isim olmuştur.
Bugün Damla ile annesi bahçeyle ilgilendi. Ama bu işin sonunda Damla'nın elleri kirlendi. Annesi'nin yardımıyla el yıkamayı da öğrendi.
Çürük dişler, bakteriler, mikroplar. Hepsinden kurtulmanın yolu çok kolay. Biraz diş macunu, bir adet fırça. Haydi Damla, sabah öğle akşam dişlerini fırçala.
Kaç gözümüz var? Kaç burnumuz? Kaç elimiz var? Peki bir elimizde kaç parmak? Say bak...
Görme, duyma, tatma, koklama, dokunma. Damla beş duyumuzun beşinin de farkına nasıl varıyor?
İnanabiliyor musun Tombiş? Cemile çok yakında abla oluyor. Kim bilir kardeşiyle onu neler neler bekliyor...
Cemile'nin arkadaşları misafirliğe geliyor. Hep birlikte oyun oynamaları gerekiyor, ama... Cemile oyuncaklarını paylaşmak istemiyor.
Bakın bakın işte orada! O, Cemile. Ama herkesin gözü tay tay yürüyen kardeşi Murat'ın üstünde. “Aferin Murat.” “Harikasın Murat!” Anlaşılan bu durum Cemile'yi zorlayacak.
Karanlık Cemile'nin uykusunu kaçırıyor. Karanlıkta pembe pantolonlar canavara dönüşüyor. Cemile’nin gözüne uyku girmiyor.
Cemile televizyon izlemeyi çok seviyor. Evet çok seviyor. Evde ilk ona selam veriyor, sofraya onunla oturuyor, artık uyumak değil televizyon izlemek istiyor. Annesi ve babası duruma el koyuyor.
Ay! Aman Tombiş sessiz ol. Kimselere söyleme. Zaten çişini altına yaptı ve çok utanıyor Cemile. Baksana ağlıyor şu ağacın dibinde.
Yasemin çok heyecanlı çünkü babalar günü yaklaştı! Üstelik alacağı hediyeyi çabucak seçti ama bu kez de parası yetmiyordu. Yasemin hemen aklını çalıştırdı ve harika bir çözüm buldu. Yardımlaşma ve dayanışmanın önemi üzerine kurgulanmış yepyeni bir Yasemin hikayesi sizlerle.
Yasemin endişeleniyordu. Çünkü en yakın arkadaşı Mine bir süredir çok üzgündü. Anne babası boşanacaktı. Mine bu karara saygı duymak istemiyor, öfkeleniyordu. Yasemin'in aklı sorularla doldu: Boşanma ne demekti? İnsanlar neden boşanırdı? Yoksa onun anne babası da boşanacak mıydı?
Padişah'ın yaşadığı şehrin kıyısında, kuru derenin yamacında, tek odalı kulübesinde anasıyla yoksul bir yaşam süren kahramanımız Keloğlan günün birinde Ak Dede'ye rastladı ve ondan bir kutu aldı. "Sakın ha 'açıl kutum açıl' deme" dediyse de Ak Dede, bizim keleş oğlan durur mu? Açtı kutuyu gördü kötüyü. Halk kahramanımız Keloğlan'ın bu macerasında açgözlülüğün sınırsızlığı usta bir dille anlatılıyor.